Bireyler şemaları ve şemalarını tetikleyen yollarla başa çıkma eğilimindedirler. Şemalar etkinleştiğinde ise korku, öfke, üzüntü, utanç ve suçluluk gibi güçlü duyguların hissedilmesi kaçınılmaz olabilmektedir. Bireyler bu “şema etkinleşmesi” ile üç ana yol veya “başa çıkma biçimi” aracılığıyla baş etmeye çalışmaktadırlar. Bu başa çıkma biçimleri teslim, kaçınma ve aşırı telafi olarak belirtilebilir. Teslim, bireyin şemalarına boyun eğmesi; kaçınma bireyin şemalarını tetikleyecek kişi veya durumlardan kaçınması; aşırı telafi ise kişinin şemalarının tam tersini yapması anlamına gelmektedir (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011).
Şema teslimi, bireyin, şemalarına boyun eğme eğiliminde olması anlamına gelmektedir. Bu bireyler, şemalarıyla sağlıklı bir şekilde savaşmak yerine, edilgen ve çaresizce onları kabullenip şemalarına boyun eğmektedir. Şemalara boyun eğmek artan bir duygusal acıya neden olurken insanların bunu yapmalarının gerekçesi merak konusu olmuştur. Bu nedenle teslim olma başa çıkma biçimi, başa çıkma biçimlerinin anlaşılması en zor olanı olarak görülmektedir (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011).
Teslim Olma
Şemalarına teslim olan bireyler basitçe duygusal ihtiyaçlarını karşılama konusunda kendilerini engelleyen örüntüler içerisinde sıkışıp kalmışlardır. Psikanalistler ise bu tarz öz zedeleyici davranışları mazoşizmin bir formu olarak tanımlanmıştır (Freud, 1924). Bu sağlıksız baş etme mekanizması kişilerin acı verici durumları kavrayışlarını bozarak daha sağlıklı alternatifler bulmalarını zorlaştırmaktadır. Üstelik bireyler şemalarına teslim olduklarında, şemalarıyla kendilerini daha güçlü ve güvenli olarak algıladıkları; diğer yetişkinlerle olan ilişkilerinde, neredeyse çocuk gibi hissettikleri ve davrandıkları belirtilmiştir. Yaşam olaylarında ise pasif, itaatkar, bağımlı roller oynayarak başa çıkmaya çalışmaktadırlar. Bu davranışlar bireyleri geçici olarak güvende hissetmelerini sağlasa da sonunda onları daha çok mutsuz olacakları bir girdabın içine sürüklemektedir (akt. Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011).
Teslim olma başa çıkma biçiminin genellikle Diğeri-Yönelimlilik (onay arayıcılık, fedakarlık ve boyun eğicilik) alanındaki şemalarla ilişki içinde olduğu görülmektedir. Bu şemalara sahip olan bireyler kendi ihtiyaçları dışarıda bırakarak, diğer bireylerin ihtiyaçlarına aşırı derecede odaklanmaktadırlar. Teslim şemasını kullanan bireyler, başkalarının onayını kazanmak için çok çalışarak, başkalarının ihtiyaçlarını için kendi ihtiyaçlarını geri plana atarak ve başkalarının talepleri karşısında boyun eğerek baş etmektedirler (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011).
Kaçınma
Kaçınma, bireyin şemalarını tetikleyen insanlardan veya durumlardan kaçınması tutumlarını içeren bir başa çıkma biçimidir. Kaçınma başa çıkma biçimi, bazı bireylerin ihtiyaçları olan sevgiyi elde etme, çalıştıkları işlerden tatmin sağlama veya günlük aktivitelerden zevk alma yetenekleriyle önemli ölçüde çatışarak hayatlarında yaygın bir hale gelebilmektedir. Kaçınma tepkilerinin gözden kaçan bir özelliği değişime oldukça dirençli olmalarıdır. Bunun başlıca nedenlerinden birisi olumsuz pekiştirme olarak bilinen bir edimsel koşullama biçimi aracılığıyla kaçma tepkileri kendilerini güçlendirmektedir (Skinner, 1953). Olumsuz pekiştirmede davranış, korkulan bir durumdan kaçarak veya kaçınarak güçlendirilmektedir. Kaçınma tepkileri bu şekilde bireyde rahatlama hissi yaratarak hoş olmayan duyguların geçici olarak azaltılmasını sağlamaktadır. Ancak birey korkudan ve acıdan geçici olarak uzaklaşarak kaçınma davranışını ödüllendirmekte ve varlığını devam ettirmesinde ön ayak olmaktadır. Başka bir deyişle kaçınma tepkileri kaygıyı kısa bir süre için düşürücü etkiye sahip olsa da kaçınma davranışının ve kaygının uzun vadede beslenip güçlenmesine neden olmaktadır (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011).
Aşırı Telafi
Aşırı telafi, şemaların zıttını yapma girişimlerini temsil etmektedir (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011). Aşırı telafi tepkileri, şemalarla ilişkili olan duygusal acının bir kısmını geçici olarak hafifletmiş olabilirler, ancak bu şemalarının iyileştiği ya da tedavi olduğu anlamına gelmemektedir. Aşırı telafi eden kişi yeni bir zafer yaşadıktan sonra kendini dünyanın zirvesinde olduğu hissini taşıyabilmektedir fakat altta yatan şemalar varlıklarını sürdürmeye devam edecektir. Saldırganlık tepkisi aşırı telafinin bir biçimi olarak hizmet edebilmektedir. Örneğin; kötüye kullanılan ve kendisine zorbalık edilen bir çocuk, kötüye kullananın veya zorbanın rolünü üstlenerek akıntıyı tersine çevirebilmektedir (Rafaeli, Bernstein ve Young, 2011). Ayrıca bu bireylerin, davranışsal kaçınmaları olduğu kadar bilişsel kaçınmalarının olduğu da kabul edilmektedir (Borkovec, Alcaine ve Behar, 2004).
Şemalar, gelişim dönemlerindeki hislerin tam tersi şeklinde hissetmek ve davranmak istemektedirler. Örneğin; kendini çocukken değersiz hisseden biri yetişkinliğinde hep mükemmel olup değerli hissetmek çabasında olabilir. Temelde şemayla savaşmak iyi olsa da aşırı telafi başa çıkma biçimini kullanan bireyler durumu abartmakta ve karşı saldırıya geçme konusuna takılmaktadırlar. Örneğin; duygusal yoksunluk ya da kusurluluk şemalarıyla baş etmede aşırı telafi, başa çıkma biçimini kullanan birey narsistik özellikler sergileyebilmektedir. Bununla birlikte çoğu aşırı telafi başa çıkma biçimini sağlıklı görünmekte, hatta toplumda başarılı olarak kabul edilen insanların çoğu aşırı telafi baş etme biçimini kullanan bireyler olarak düşünülmektedir (Young, Klosko ve Weishaar, 2003).
Hans Eyesenck ve Jeffrey Gray gibi evrimsel psikologlar, içe dönüklük-dışadönüklük (Eysenck, 1990) ve davranışsal aktivasyon ketlenme (Gray, 1990) gibi birtakım kişilik özelliklerinde oluşan bireysel farklılıkların kökeninin biyolojik alt yapımızla alakalı olabileceğini öne sürmüşlerdir. Young, Klosko ve Weishaar (2003) ise teslim, kaçınma ve aşırı telafi başa çıkma biçimlerinin temelini insanların ve diğer canlıların tehlike karşısında “savaşma”, “kaçma” ve “donakalma” kapasitelerini içeren evrimsel mirasımızdan alıyor olabileceğini öne sürmektedir . Bu görüşlerden yola çıkarak uyumsuz başa çıkma biçimleri “hem kalıtsal, hem biyolojik hem de yaşam deneyimleri arasındaki etkileşimi” temsil etmektedirler. Ancak kişilerin şemaları sürdürmelerinde devamlılık sağladıklarından sağlıklı baş etme mekanizmaları değillerdir. Bu mekanizmaların farkına varmanız bile değişim için güzel bir fırsat olacaktır.
Kaynak: Hatipoğlu Yanık, Dolunay (2015). Erken Dönem Uyumsuz Şemalar ile Mizah Arasındaki İlişki, Yüksek Lisans Tezi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Okan Üniversitesi, İstanbul.