Bir şeylerin iyi, güzel ya da faydalı olması adına kendimize ya da başkalarına yönelik müdahalelerimizi arttırıp her şeyin ancak ve ancak bu şekilde iyi olabileceğine kendimizi inandırırız. Her şey kontrol altında olduğunda, bir aksilik olmayacağını düşünürüz ve olabilecek tüm olumsuz olasılıkları değerlendirerek onları engellemeye çalışırız. Kontrolü elden bırakırsak muhtemelen kötü bir şey olacağına inanırız. Bu durum en çok da sevdiklerimizle kurduğunuz ilişkiyi etkileyebilmektedir. Karşımızdaki için doğru olanı belirler ve ona göre davranması için teşvik edebiliriz ya da kusurlara odaklanarak onları ortadan kaldırmaya odaklı olabiliriz. Bu süreçte ilk olarak şu soruyu kendimize sormamız oldukça önemlidir. Bugüne kadar müdahale ettiğim ya da kontrol etmeye çalıştığım şeyleri ne denli değiştirebildim? Kontrol çabam ilişkilerimi olumsuz yönde etkiledi mi? Kontrolde tutmaya çalışmak beni nasıl hissettiriyor?
Aslında kontrol edemeyeceğimiz şeyler üzerine geliştirdiğimiz çaba oldukça yıkıcı, yorucu ve zorlayıcıdır. Kontrolü elden bırakarak kendimize ve başkalarına alan açmış oluruz. Başkalarının bir şeyleri değiştirmesine yönelik harcadığımız enerjiyi kendimiz için daha iyi şeylere harcayabiliriz. Sevdiğimiz insanlara müdahale etmeyerek, onların kendi gerçekliklerine alan açmış oluruz ve bu sayede ilişkimizi daha da olumlu hale getirebiliriz. Olayları oluruna bırakmak, gerçek anlamda huzurlu ve dingin bir ortam. Daha az kontrol, başkalarının seslerine kulak vermemizi, daha yeni deneyimlere yer açmanızı ve diğer insanlarla empati kurma deneyimine de yer açar.