Neden Bu Kadar Değersiz Hissediyorum?

mm
single-image

Uzun zamandır yaptığım görüşmeler sonucunda, birçok kişinin değersiz hissettiği ve kendilerini kusurlu gördüğü gözüme çarpmaya başlamıştı. İnsanların bu şekilde hissedip düşünmeye başlamasının altında çok da derinlerden gelen bir mekanizma var aslında. İnsan birden bire kendini değersiz ve kusurlu görmeye başlamıyor. Bu mekanizmanın kökeni bazen çocukluk bazen de gençlik dönemlerinde belirmeye başlıyor. Ailelerimizden ya da bulunduğumuz sosyal çevreden bu olumsuz yapılandırmayı doğru ya da yanlış şeklinde kategorize etmeden direk “bu bana ait” şeklinde alıyoruz. Üzücü olan da bunun aslında bizim gerçekliğimiz olmadığını fark edemeden, hayatımızı “aslında gerçek olmayan ama sahiplendiğimiz yüklerle” sürdürüyor olmamız oluyor. Bu yüklere “şema” deniliyor. Şemalara dair detaylı bilgi isterseniz “Şema ve Şema Terapi Nedir?” başlıklı yazıyı okuyabilirsiniz. Aslında birçok şema var ama ben “Değersizlik/Kusurluluk Şema” sından biraz bahsetmek istiyorum.

Değersizlik/kusurluluk şeması, genellikle çocukken sevilmemiş veya saygı duyulmamış olmanın verdiği hislerden köken alıyor.  Ebeveynlerinizin biri veya ikisi tarafından durmadan eleştirilmiş veya reddedilmiş olmanız, bu şemanın “daha da derin” bir hale gelmesini sağlıyor. Sevilmeye değer olmadığınız düşüncesinin yanında “size siz olduğunuz için değer verilmeme” düşüncesi kişide yoğunlaşabiliyor. Bu şemada, sizi eleştiren ebeveynin “eleştirilerini” içselleştirmiş; onun size olan bakışı kendi bakışınız haline getirmiş oluyorsunuz.

Eğer değersizlik/kusurluluk şemanız var ise, depresif hissetmenizin kendinize olan olumsuz bakışınızın sonucu olduğunu fark etmede zorluk yaşayabilirsiniz. Kendinize kızgın olmanız ve değersiz hissetmeniz depresif hissetmenizin aslında en büyük kısmını oluşturuyor.

Eğer başa çıkma stratejiniz “kaçış” ise “bağımlılığınız veya kompulsiyonlarınız” ortaya çıkabiliyor. Alkol kullanmak, madde kullanmak, aşırı çalışmak, aşırı yemek yemek değersizlik hissinizden kaçınmanız için kendinizi avutma yollarınız olabiliyor.

Eleştirilerek ve kusurlu hissederek büyüyen birçok kişi, bir alanda üstün olmaya çalışarak değersizlik/kusurluluk hislerini “telafi” etmeye yönelebiliyorlar. Örneğin, yüksek standartlar koyup; “statü ve başarı” için çabalayabilirsiniz. Bazen de “kibirli ve her şeye hakkı varmış” gibi hareket edebilirsiniz. “Para ve ün” ile içlerindeki kusurluluk hissini yatıştırmaya da çalışabilirsiniz. Şemaların olumsuz baş etme yöntemleri için “Şemaların Olumsuz Baş Etme Yöntemleri” başlıklı yazımı okuyabilirsiniz.

“İçtenlik, zevk, güven ve yakınlık” gibi doğal hisler yavaş yavaş kaybolabilir ve kapanık, korunaklı bir kabuk kalabilir. Kişi böylece sahte bir kendilik oluşturur. Bu sahte kendilik daha serttir ve daha zor yara alır. Ancak dış kabuk ne kadar sert olursa olsun, derinlerde bir yerde, kişinin “gerçek kendiliğini kaybetmenin acısı” vardır.

Koruyucu kabuğu oluşturmanın avantajı, kendinizi sıklıkla daha iyi hissetmenizdir. En azından yüzeyde her şey iyi gidiyor gibi gözükür. Aslında bu bir illüzyondur. Büyük olasıklıkla içten içe hala kendinizi kusurlu ve sevilmez hissedersiniz. Bu kabukla ilgili esas sorun, ana konuya hiçbir zaman değinememenizdir. Saklı kalan gerçek benlik bir türlü iyileşemez. Bir illüzyon ile yetinmektense gerçek şeylerin peşinden gitmek her zaman daha sağlıklı olan tercihtir. Bizi bu olumsuz kalıplarda tutan şemalarımızdır. Bir şekilde teslim oluruz, kaçarız ya da telafi ederiz. Böylece olumsuz olan bu kalıpları daha da besleriz. Ancak gerçekler acı verse de, yaralasa da gerçeklerin yolunda çok daha samimi, daha derin bir hayatı hem kendinizle hem de sevdiklerinizle paylaşabilme imkanını yakalamış olursunuz.

İçinizdeki o pasparlak ve değerli cevheri görmeniz dileğiyle…

Kaynak:Young JE, Klosko JS. (1993). Hayatı Yeniden Keşfedin. (Kohen S, Güler D, Çev), İstanbul, Psikonet Yayınları.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz