Brüksel Gezi Rehberi

mm
single-image

Ghent ve Brugge’dan sonra rotamızı yönlendirdiğimiz Brüksel bizde biraz hayal kırıklığı yaratmış oldu. Aslında İstanbul’da yaşayan biri olarak kalabalıktan uzaklaşmak isteyen daha sakin bir ortama ihtiyaç duyan beklentimizle alakalıydı bu.

Şehir başkente has bir kalabalığa, çeşitliliği ve resmiyete sahipti. Avrupa birliğinin başkenti olması da buna etkendi sanırım çünkü birçok devlet binasını da tüm ihtişamıyla görmüş bulunuyorsunuz, Bürükselde. Şehir birçok badire atlatmasına rağmen yeniden onarılan binaları ile büyüleyiciliğini korumaktadır. En etkili ve kalabalık meydan olan Grand Place’da birçok barok ve gotik binanın altınlarla süslendiğini göreceksiniz. Bunlardan en önemlisi sanırım belediye binası olan Hotel de Ville ve Kralın evi olarak bilinen Maison du Roi.

Brüksel’in en güzel yanı çok ucuza en lezzetlisini yiyebileceğiniz waffelıydı. Hemen Grand Place’in ara sokaklarında rastlayabileceğiniz waffecılarda bu enfes lezzetle buluşabilirsiniz. Gittiğimizde tadilatta olan ve üzerine kıyafet giydirilen nam-ı diyar işeyen çocuk (Manneken Pis)’a hemen waffe satılan dükkânların biraz ilerisinde rastlayabilirsiniz. Zaten geniş bir kalabalığı gördüğünüzde bilin ki o yerde bu 60 cm’lik heykel bulunuyor 🙂

Belçika turumuzu sonlandırdıktan sonra yeniden Amsterdam’a döndük. Ancak Belçika gezimizde Ghent ve Brugge’un da sakin ve dinginlik garantili ortamı ve bozulmamış enfes orta çağ mimarisi kesinlikle görülmeye değer…

Brugge’a dair yazdığım notları “Brugge Gezi Rehberi” ve Ghent’e dair yazdığım yazıları “Ghent Gezi Rehberi” başlıklı yazılarımda bulabilirsiniz 🙂

Yorum Yazın

E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz