Auschwitz ve Birkenau Toplama Kampı

mm
single-image

Auschwitz ve Birkenau Toplama Kampları, Krakow şehir merkezinden 66 km uzaklıkta bulunan Oswiecim kasabasında yer almaktadır.

Polonya’yı işgal eden Naziler, yaklaşık bir yıl sonra Yahudi ve diğer azınlıkları köle işçiler olarak tutacakları 40’dan fazla kamp kurmuşlardır.

1.Dünya Savaşı’nda toplama kamplarının en büyüğü olan Auschwitz ve Birkenau, 1940 ile 1945 yılları arasında Naziler tarafından “toplama, zorunlu çalıştırma, sistematik imha ve katliam kampı” olarak kullanılmıştır.

Yahudiler ve diğer azınlıklar, buraya terfi, toprak ya da yeni evler alabilecekleri fikirleri ile kandırılarak getirilmişlerdir. Uzun ve yorucu yolculuk sonrasında çalışabilecek olanlar köle olarak çalıştırılmaya başlanmış, çalışmaya uygun olmayanlar ise öldürülmüşlerdir. Birçok insan ise işkence görüp, deneylerde kullanılmışlardır.

Bir milyondan fazla Yahudi ve diğer azınlıkların katledildiği bu yer, insanlığın ne kadar acımasız hale gelebileceğinin dünyadaki en büyük kanıtlarından biri sanırım.

AUSCHWITZ I

Auschwitz Toplama Kampı’na girdikten sonra mahkumlar “Çalışmak Sizi Özgürleştirir” yazıtıyla karşılaşıyorlardı. Bu şekilde Naziler, mahkumların çok çalıştıkları takdirde serbest kalabileceklerine inanmalarını sağlamaya çalışmışlardı.

Auschwitz’de işlenen zulmü yansıtan birçok şeye rastlayabiliyorsunuz. Birçok savaş belgesinin yanı sıra mahkumların ayakkabıları, valizleri, tarakları, gözlükleri, tencereleri, bardakları, paltoları ve saçları bulunuyor.

BIRKENAU

Birkenau ise, Auschwitz’den 2,2 km uzaklıkta bulunan, 1941’de Nazilerin “Nihai Çözüm” olarak adlandırdığı Yahudi nüfusunu yok etme parçası olarak inşa edilmiş bir ölüm kampı olarak açılıyor.

Yaklaşık olarak 175 hektarlık olan bu ölüm kampı, elektrikli teller ile çevrili. Ayrıca her biri 2500 kişinin sığabileceği 5 gaz odası ve krematoryuma sahip. Buraya getirilen mahkumlar ya hemen gaz odalarına yerleştiriliyordu ya zorla çalıştırılıyordu ya da deneyler için kullanılıyordu.

Çalışamayacak durumda olan köle işçilere duş alacakları söylenerek, eşyalarını özenle belirli bir alana bıraktırıldıktan sonra gaz odalarında Zyklon B ile öldürülüyorlardı. Kadınlar ilk yıl Birkenau’ya gönderilmemiş olsa da 1942 yılında onlarda gönderilmeye başlanmıştır.

Nazi Almanları, savaşın sonlanması ile bazı gaz odaları ve benzer diğer kullanım alanlarını yıkmaya çalışsa da birçok alan hala ayakta ve Birkenau’da bu gerçekliği çok acı bir şekilde görebiliyorsunuz.

1945 yılında savaşın bitmesi ile Nazi Almanları birçok mahkumu öldürmüş ve Auschwitz ve Birkenau’dan ayrılmışlardır.

Günümüzde anıt ve müze olarak kullanılan yerler olan Auschwitz I ve 1941 yılında kurulan Birkenau’yu ziyaret edebilirsiniz.

AUSCHWITZ’E ULAŞIM

 Auschwitz ve Birkenau Toplama Kampı’nı izlediğimiz belgesellerden, filmlerden ve okuduğumuz yazılardan nasıl acımasız bir yer olduğunu biliyoruz. Ancak bu yere gitmeye gelince nasıl bir yol izlememiz gerektiği aklımızı karıştırıyor.

TREN, OTOBÜS, TAKSİ YA DA TUR?

Müzeye eğer kendiniz ulaşacaksanız tren, otobüs ve taksi gibi seçenekleri tercih edebilirsiniz. İnternetten Krakow gidiş ve dönüş olarak tren ve otobüs seçeneklerini araştırmama rağmen çok karışık geldiği için vazgeçtim. Belki de Krakow Glowny’den (Krakow’un otobüslerinin ve trenlerinin kalktığı ana istasyon) bunu daha rahat halledebilirdim ancak zor zamanlarda imdadıma koşan FlixBus ile bu sıkıntımı kolaylıkla çözdüm. Eğer grup arkadaşlarınız var ise taksinin sizi istediğiniz yerden aldığı, Auschwitz ve Birkenau’ya götürdüğü ve geri dönüşünüzü sağladığı bir plan da yapabilirsiniz.

MÜZENİN SİTESİ, TUR YA DA HİÇBİRİ?

Müzenin sitesinden tur rehberi olan ve tur rehberi olmayan kısmını tercih ederek müzeye rezervasyon yaptırabiliyorsunuz. Tur rehberi olmaması dahilinde kendiniz müzeyi ücretsiz gezebiliyorsunuz.  Eğer tur rehberi ile müzeyi gezmek istiyorsanız,  giriş kısmındaki bireysel butonuna basıp Lehçe, Almanca, Rusça, İtalyanca, Fransızca ve İngilizce gibi dil seçeneklerinin olduğu yerden tercih ettiğiniz dili seçip ücret dahilinde gezinizi planlayabiliyorsunuz. Yalnız rezervasyonu yaptığınız saatlere dikkat etmeniz gerekiyor. Müzeye geç ya da erken giriş yapamıyorsunuz. Ayrıca ulaşımınızı da kendiniz planlamanız gerekiyor. Müzenin sitesinden tur rehberi ile İngilizce dil tercih etmeyi düşünüyorsanız, seçeneklerinizin çok az olduğunu göreceksiniz. Haftalar öncesinden planlamanız gerekebilir. Ayrıca oldu ki buldunuz, ulaşımı kendiniz ayarladığınız için tur acentesinden aldığınız fiyata yaklaşmış bir müze gezisi planlamış oluyorsunuz.

Eğer her şey benim için planlansın derseniz de Krakow Old Town’da bulunan tur acentelerinden, bütün gezi sürecinizin sizin için planladığı yani ulaşım, tur rehberi ya da tur kitapçığı gibi seçeneklerinizi sağladığı bir gezi gerçekleştirebilirsiniz. Ayrıca internette karşınıza farklı seçeneklerle sunulan tur seçenekleri de bulabiliyorsunuz. Bu gibi turların en iyi yönü belirli bir noktadan alınmanız ve sizin için bütün sürecin planlanması ancak en kötü yanı ise çok fazla fiyatlarla bunu gerçekleştirmeleri.

Ben bütün bu tercihleri değerlendirip kendi gezimi kendim planlamaya karar verdim. Bu nedenle şimdi kendi deneyimlerinden bahsetmek istiyorum.

OTOBÜS İLE ULAŞIM

Flixbus’tan Krakow-Oswiecim gidiş 06.25 ve dönüş 14.45 seçimleri ile biletimi satın aldım. Biletinizi ne kadar erken satın alırsanız bilet ücretleri o kadar düşük oluyor. 06.25’de Krakow Glowny’den kalkan Flixbus otobüsü ile Auschwitz Toplama Kampı’nın girişindeki durağa yaklaşık olarak 1 saat 25 dakikada vardım. Hemen müzenin önünde inmiş olmam muazzamdı. Bu kadar erken bir saatte gitmem de oldukça iyi oldu çünkü ben müzenin internet sitesinden ne yazık ki İngilizce turu bulamadığım için yalnız gitmeye ve gezmeye karar vermiştim. Müzeye erken saatlerde girdiğinizde bilet kısmından ücretsiz biletinizi alarak müzeye giriş yapabiliyorsunuz. Sanırım 10.00’dan sonra turlu giriş yazıyordu. İnternet rezervasyonu yapmadan girebilir miydim bilmiyorum.  Yine de İngilizce rehberi var mı diye sorduğumda ne yazık ki soruma anlaşılır bir cevap alamadım. Yine ücretsiz girebileceğimi tekrar ettiler.

YANIMA NE ALMALIYIM?

Ortalama büyüklükte ya da ortalamanın üstünde bir büyüklükte bir sırt çantası ile ne yazık ki müzeye girişinizi sağlayamıyorsunuz. Bu nedenle yanınıza alacaklarınızı küçük bir çantaya sığdırarak gitmenizi öneririm. Ben orta büyüklükte bir sırt çantası ile gittim ve çantamı emanet kısmına yanlış hatırlamıyorsam 4 Zloty karşılığında teslim etmek durumunda kaldım. Ancak oldukça güvenilir bir yerdi.

Gün içerisinde acıkacağınız için yanınıza yiyecek ve içecek bir şeyler alabilirsiniz. Müze etrafında bir şeyler atıştırabileceğiniz restoran bulunuyor ancak fiyatları normalin biraz üstündeydi. Ayrıca eğer hava soğuk ise yanınıza kalın bir şeyler mutlaka alın çünkü uzun süre açık havada kalıyorsunuz.

NASIL BİR ROTA İZLEMELİYİM?

Eğer rehber olmadan yalnız gezmeye karar verdiyseniz, öncesinden mutlaka bir film, belgesel ya da bir yazı okumanızı öneririm. Eğer hiçbir bilginiz yoksa bu geziyi gerçekleştirmek biraz anlamsız olacaktır. Bunun yanında Auschwitz, binaların sayılarının olduğu ve belirli bir güzergâhta gezmeniz gereken bir müze. Bu nedenle rehber eşliğinde gezen grupları -onları duyamasanız ve anlamasanız da- rota olarak izlemeniz faydalı olacaktır.

AUSCHWITZ MÜZESİ’NDE NELER VAR?

Auschwitz Müzesi, bilet ve güvenlik kontrolünden geçtikten sonra sizi “Arbeit Macht Frei” yazısı ile karşılıyor. Yazının olduğu yerden giren birçok insanın bir daha oradan çıkamayacaklarını düşünmek oldukça üzüntü verici bir his. Geniş kapıdan giriş yaptığınızda etrafınızın uzun uzun elektrikli tellerle çevrili olduğunu ve blok blok binaların bulunduğunu görüyorsunuz. Bu da orada daha önceden yürüyen mahkumların neler düşünüp hissettiğini düşündürdü bana.

Müze, ilk bloktan son bloğa doğru savaşın giriş gelişme ve sonucu olarak şekilleniyor. İlk olarak savaşın nasıl başladığına ve insanların kamplara nasıl getirildiğine yönelik fotoğraflar ve diğer bilgi ve belgeler karşılıyor sizi.

İlerleyen bloklarda kamplarda yaşayan mahkumların ayakkabılarına, valizlerine, gözlüklerine, taraklarına, tabaklarına, bardaklarına ve kampta giydikleri kıyafetlere yönelik eşyaların sergilendiği blokları görüyorsunuz. Bunların her biri çok hüzün vericiydi. Nazilerin, mahkumların eşyalarını saklamaları da gerçekten rahatsız ediciydi. En rahatsız edici olanlardan biri ise, mahkumların farklı farklı tonlarda bulunan saçlarıydı. Muhtemelen bunları sonraları başka şeylerde değerlendirecekleri için imha etmemişlerdi. Engellilerin kullandığı eşyaları da görmek oldukça hüzünlüydü.

Sonraki bloklarda ise subayların ofislerini, Dr. Jesef Mengele’nin deneylerini gerçekleştirdiği odayı, mahkumların yattığı yerleri, banyoları ve tuvaletleri görebiliyorsunuz. Son bloklarda ise kampta tutulan belgeleri, kurtulan bazı bireylerin hikayelerinin olduğu yazı ve resimleri görebiliyorsunuz. Son olarak en rahatsız edici yer olan gaz odası ve mahkumların idam edildiği alanı görerek turunuzu bitirmiş oluyorsunuz.

Bloklar arasında beni en çok etkiyen kampta kalan insanların fotoğraflarının çerçeve olarak asıldığı odaydı. İnsanların yüzlerindeki duygu tam olarak dehşet, korku ve çaresizlikti. Dehşet belki de çok çok zor zamanlarda hissettiğimiz duygulardan biri iken onların fotoğrafından bu duyguyu hissetmek, beni çok derinden etkiledi. Her birinin ölüm tarihi neredeyse aynı yıldı. Yaşayacak güzel günleri olabilirdi ancak bu sonsuza kadar ellerinden alındı.

Müzenin kapısından çıktığınızda kamptan kurtulan kişilerin hikayelerinin fotoğrafları ile sunulması içinizi biraz ısıtıyor.  Bu insanların onca zorluğa rağmen mucizevi bir şekilde hayatta kalmaları ve birer hayat kurmaları bir nebze de olsun sizi mutlu ediyor.

AUSCHWITZ’DEN BIRKENAU’YA NASIL ULAŞABİLİRİM?

Oswiecim’de hava ne kadar soğuk olsa da güneş yüzünü yavaş yavaş göstermeye başlamıştı. Birden ağaçların ve doğanın ne kadar güzel olduğunu fark ettim. Bundan yıllar önce bu topraklarda milyonlarca insanın katledildiği bir yere kesinlikle benzemiyordu.

Etrafa kısa bir göz gezdirdikten sonra vaktimin olduğunu da düşünerek Birkenau’ya yürüyerek gitmeye karar verdim. Yol dümdüz bir yoldu, sona doğru sola dönüşte Birkenau karşıma çıkacaktı ne de olsa. Yolun uzunluğu 2,2 km. Bu arada Auschwitz ve Birkenau arasında ücretsiz ulaşım sağlayan sarı renkte bir otobüs var. Ben gidişte göremediğim için onu dönüşte kullandım. 10 dakika da 1 kalkıyor. Yürümek istemiyorsanız bu iki kamp arasındaki ulaşımınızı bu ücretsiz otobüsü kullanarak sağlayabilirsiniz. Eğer turla geziyorsanız, tur otobüsleriniz bu iki yer arasındaki ulaşımınızı sağlayacaktır diye düşünüyorum.

BIRKENAU’DA NELER VAR?

Birkenau, Auschwitz II olarak da adlandırılan, Auschwitz’den 1 yıl sonra inşa edilen bir imha kampı. Burada tren raylarının sonunu görebiliyorsunuz. İnsanların çaresizliğini yine iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bir yer, burası. Birkenau’nun uçsuz bucaksız olması, yapılan dehşetin ne kadar ağır ve sistematik olduğunu gözler önüne seriyor. Bu yerde insanların çok ağır şartlarda yaşamlarını sürdürmeye çalıştıkları anlaşılabiliyordu. İnsanların yaşadıkları yerler, ahır olarak dizayn edilmiş yerlerdi. İnsanların mahremiyeti kesinlikle yoktu. Esir tutulan mahkumların, yıkanma ve kişisel temizlik için neredeyse hiç fırsatları yoktu. Bu nedenle mahkumlar genellikle tifüs ve ishal gibi hastalıklar geliştiriyorlardı.

Birkenau’nun büyük bir alanında Krematoryum binaları inşa edilmişti. Bu krematoryumlarda soyunma odası, gaz odası ve yakma fırınları bulunuyordu. Burada çalışamayacak olanlar, direk gaz odalarına gönderiliyorlardı. En büyük ölümler burada gerçekleştirilmiştir.

Birkenau’dan Auschwitz’e 10 dakikada 1 kalkan sarı otobüslerle döndüm. Bir şeyler yedikten sonra yine ortamın ne kadar güzel bir yer olsa da insanlık tarihinin en kötü ölümlerine şahit olan yerde bulunduğumu fark ettim.

KRAKOW’A DÖNÜŞ

Dönüşüm yine hemen Auschwitz Müzesi’nin hemen çıkışında bulunan, indiğim durağın ters yönünde olan duraktaydı.  Otobüsümü beklemeye başladım. Hemen saatinde gelen otobüsle yaklaşık 1 buçuk saatte Krako Glowny’ye ulaşmış oldum.

HANGİ FİLM VE BELGESELLERİ İZLEMELİYİM?

Film Önerisi: Schindler’s List özellikle Krakow’da ve son kısımlarına doğru Birkenau’da geçtiği için savaşın başlangıcı ve soykırımın nasıl geliştiğinin en güzel yansıtan filmlerden biri. Tarif edemiyorum bunu ama filmin John Williams tarafından yapılan müzikleri sanki soykırımın acısını hissettiriyor. Bir filmin müziği, o dönem yaşanan acıya bu kadar güzel ses olabilirdi sanırım.

Belgesel Önerisi: BBC Aushwitz Documentary: The Nazis and the Final Solution, 6 bölümden oluşan Auschwitz’den kurtulan kişilerin röportajlarının da bulunduğu savaşın başlangıcından sonuna kadar nelerin yaşandığını gözler önüne sunan sağlam bir belgesel.

Krakow hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmak istiyorsanız “Krakow Gezi Rehberi” ve “Krakow Yeme İçme Rehberi” başlıklı yazılarımı okuyabilirsiniz.

Yorum Yazın

E-posta adresiniz paylaşılmayacaktır.

Bunları da sevebilirsiniz